Bir Yılın Ardından: Point Kültür Sanat’ta 2025 Güncesi
2025, hem dünya hem Türkiye hem de Point Kültür Sanat için sınayıcı ama öğretici bir yıl oldu.
Yüksek enflasyonun gölgelediği, savaşların ve krizlerin manşetlerden inmediği bir dünyada; sanatın, düşüncenin ve kamusal sohbetin iyileştirici gücüne biraz daha sıkı sarıldık. Böyle zamanlarda kültür-sanat, “lüks” değil; toplumsal hafızayı, vicdanı ve sağduyuyu ayakta tutan temel bir ihtiyaç olduğunu yeniden hatırlatıyor.
Kocaeli–Başiskele’de mütevazı bir mekânda filizlenen Point, işte tam bu ihtiyaçtan beslenerek 2025 boyunca küçük ama ısrarlı bir cümle kurdu:
“Sanat, yalnızca izlenen değil; birlikte düşünülen, konuşulan, paylaşılan bir deneyimdir.”
Zor Bir Yılın İçinde Kültürün İnce Direnci
Dünya, 2025 boyunca jeopolitik gerilimler, bölgesel çatışmalar, iklim krizi ve ekonomik kırılganlıklar arasında salındı. Türkiye’de ise yüksek enflasyon, gelir dağılımı adaletsizliği ve hayat pahalılığı, gündelik hayatın en temel cümlelerini bile etkiler hale geldi.
Böyle bir tabloda insanların bir araya gelip bir film üzerine konuşması, bir kitabı birlikte tartışması, bir sergiyi beraber gezmesi, “vakit geçirmekten” daha fazla anlam taşımaya başladı.
Point Kültür Sanat’ın yıl boyunca attığı her adım, biraz da bu yüzden, “konfor alanı” değil “kültür alanı” kurma çabasının parçasıydı. Salona gelen her sanatsever, yalnızca izleyici değil; sorularıyla, yorumlarıyla, sessizce dinleyişiyle bile bu alanın kurucu unsuru oldu.
Otuz Bir Etkinlik: Bir Yılın Kültür Haritası
2025’te Point, Nisan’dan Aralık’a uzanan takviminde toplam 31 etkinlikle sanatseverlerle buluştu. Bu etkinlikler, yalnızca sayısal bir toplam değil; aynı zamanda ne tür bir kültür iklimi hayal ettiğimizin de ipuçlarını taşıyor.
Yıl, klasik müzik ve belleğe açılan bir kapıyla başladı.
Nisan ayında düzenlenen “Ysaÿe – Virtüöz Besteci Eugène Ysaÿe’nin Yaratıcı Müzisyen Kimliği” başlıklı sunum ve dinleti, hem müziğin teknik yönüne hem de yaratıcılığın tarihsel bağlamına odaklanan bir açılıştı. Ardından yıl boyunca klasik müzikten etnik müziğe uzanan dinletilerle kulaklarımız kadar zihnimiz de beslendi; Dünya Müzik Günü’nde Klasik Türk Müziği’ne ayrılan program, bu çizgiyi yerel bir damarla buluşturdu.
Söyleşi Ekseni: Sanat Merkezli Bir Düşünce İklimi
Söyleşi ekseni, Point’in belki de en karakteristik damarını oluşturdu.
- “Sanat ve Ekonomi”
- “Sanat ve Şehir”
- “Sanat ve Bilim”
- “Sanat ve Müzecilik”
- “Sanat ve Yönetişim”
- “Sanat ve Tasarımın Yaratıcı Ekonomideki Yeni Dili”
gibi başlıklar, sanatın hayatın kıyısında değil merkezinde konumlandığı bir düşünce iklimi kurmayı hedefledi.
Bu söyleşilerde; ekonomiden, şehir planlamasına, müzecilikten yönetişime kadar pek çok alan, sanat penceresinden yeniden okundu. Böylece Point, yalnızca sergi ve etkinlik düzenleyen bir mekân değil, soru soran ve cevap arayan bir düşünce platformu olarak da konumlandı.
Sergiler: Yılın Görsel Hafızası
Sergiler, yılın görsel hafızasını taşıyan omurga oldu.
Çocuk resim sergileriyle, henüz ilkokul sıralarında olan genç zihinlerin hayal gücü Point’in duvarlarına taşındı. Farklı çocuk atölyelerinin karma sergileri, bir şehrin geleceğinin aslında bugünün sanat ortamında nasıl şekillendiğini gösterdi.
Bunun yanında;
- Dr. Asuman Daşdemir’in kişisel sergisi,
- Doç. Dr. İsmet Yılmaz’ın resimlerinden oluşan seçki,
- Yılmaz Aydın’ın kişisel resim sergisi,
resim sanatının farklı anlatım dillerini, tekniklerini ve düşünsel arka planlarını izleyiciyle buluşturdu.
Point’in açılış sergisi ve beraberindeki dinleti ise mekânın kimliğini pekiştiren, hafızada yer eden bir dönüm noktası olarak yılın özel duraklarından biri oldu.
Film ve Kitap Söyleşileri: Düşünsel Omurga
Film ve kitap söyleşileri, 2025’in düşünsel omurgasını inşa etti.
Sinemada:
- Jim Jarmusch’un Paterson’ı,
- Tarih ve mitolojiye açılan Finding Altamira,
- Cumhuriyet’in yüzüne bakan Cumhuriyet filmi,
- Modern yalnızlığı ve göçebeliği tartışmaya açan Nomadland
üzerine gerçekleştirilen söyleşilerde her film, yalnızca sinemasal niteliğiyle değil; temsil ettiği tarihsel, sosyolojik ve felsefi katmanlarla birlikte ele alındı.
Kitap tarafında ise;
- José Saramago’nun Körlük’ü,
- Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün zamansız ironisi,
- Maurizio Ferraris’in Yeni Gerçekçilik Manifestosu ile açılan felsefi tartışma alanı,
- “Alamut Kalesi” ile tarihsel ve politik okuma imkânı,
- José Ortega y Gasset’in Çağımızın Meselesi ile çağın ruhunu anlamaya dönük arayış
bir araya geldi.
Bu programlar, Point’i yalnızca bir sergi ve etkinlik mekânı olmaktan çıkarıp, felsefe, sosyoloji, tarih ve estetik düşüncenin buluştuğu bir kültür laboratuvarına dönüştürdü.
Bellek ve Saygı: Anma Programları
2025’in önemli damarlarından biri de bellekti.
Nazım Hikmet ve Suna Kan için düzenlenen anma–dinleti–sergi programları, birer nostalji çalışması olmanın ötesine geçerek, bu isimlerin Türkiye’nin kültürel DNA’sındaki yerini yeniden düşünmeye davet etti.
Müzik, şiir, görsel malzeme ve anlatılar bir araya gelerek, “anımsamanın” aynı zamanda bugünle hesaplaşmak anlamına geldiğini hatırlattı. Bu anma programları, geçmişi yalnızca hatırlamak için değil; bugünü ve yarını daha sahici kurmak için de önemli bir zemin sundu.
Çocuklar, Gençler ve Büyüyen Dostluk Halkası
Point’in 2025 hikâyesi, yalnızca etkinlik takvimiyle değil, oluşan topluluk duygusuyla tamamlanıyor.
Çocuk sergileri, gençlere sanatla erken yaşta temas imkânı sunarken; yetişkinlere yönelik film ve kitap programları, farklı kuşakları aynı masa etrafında buluşturdu.
Kocaeli başta olmak üzere farklı şehirlerden gelen sanat dostları, Point’in iletişim kanallarında ve salonunda yeni bir karşılaşma kültürü oluşturdu. Bir anlamda, Türkiye’nin farklı yerlerinden merak ve duyarlılık hatları, Point’te kesişen bir ağ örmeye başladı.
2026: İmeceyle Büyüyen Bir Kültürel Sermaye Hayali
2026’ya girerken Point Kültür Sanat’ın hedefi berrak:
Daha derinlikli programlar, daha güçlü bir dijital varlık ve şehrin–ülkenin kültürel sermayesini birlikte görünür kılan, imeceyle büyüyen bir sanat topluluğu.
Bu hedefin somut başlıkları şimdiden kendini gösteriyor:
- Yıl boyunca tematik sezonlar halinde kurgulanmış, birbirini besleyen söyleşiler, film ve kitap programları,
- Sanatçı arşivi ve e-galeri yapısıyla güçlenen dijital platform,
- Şehrin kültür envanterini görünür kılan, sanatçıları, mekanları ve toplulukları haritalayan projeler,
- Çocuklar ve gençler için daha uzun soluklu atölye dizileri,
- Kocaeli’nden Ankara’ya ve diğer şehirlere uzanan, şehirlerarası bir “Point dostları ağı”.
Bütün bu çabanın merkezinde tek bir soru var:
“Bu ülkenin kültürel sermayesine gerçekten ne ekleyebiliriz?”
Sanatsever Dostlara Bir Not
Hayatın hızlandığı, gündemin ağırlaştığı, gelecek kaygısının büyüdüğü bir dönemde, bir akşamüstü bir araya gelip bir film üzerine konuşmak, bir kitabı tartışmak, bir serginin önünde susup düşünmek hafife alınacak bir şey değil.
Point Kültür Sanat, 2025’te düzenlediği 31 etkinlikle, tam da bu karşılaşma alanlarını çoğaltmaya çalıştı.
Bunu yaparken de hiçbir zaman yalnız değildi:
- Salonu dolduran,
- Fikirleriyle katkı sunan,
- Çocuğunu getiren,
- Arkadaşını davet eden,
- Sosyal medyadan takip edip uzaktan destek olan
tüm sanatsever dostlar, bu yılın asıl öznesi oldu.
Yeni yılın eşiğinde söylemek istediğimiz sade ama güçlü cümle şu:
Bu yolculukta yanımızda olduğunuz için her birinize gönülden teşekkür ederiz.
Sanata, düşünceye ve birbirimize iyi bakalım.
2026, hepimiz için;
Daha çok umut, daha güçlü dostluklar, daha zengin kültür yolları açsın. Daha yüksek estetik duyarlılık ve daha güçlü bir ortak akıl yılı olsun.
Point, bu yolda elinden geleni yapmaya devam edecek.




